Rizeli öğretmen Hatice Kestioğlu, 28 Şubat post-modern darbesi sırasında yaşadıklarını kaleme aldığı “Vicdanların Şubat Tatili” isimli kitabı ile 19 yıl sonra darbeciler ile yüzleşti.
Birçok kırık hayat hikayesini geride bırakan 28 Şubat süreci başlamasının 19. yılında mağdurları tarafından halen hüzünle anılıyor.
28 Şubat sürecinin mağdurlarından sadece bir tanesi olan Rizeli öğretmen Hatice Kestioğlu, süreçte yaşadığı zorlukları ve acıları “Vicdanların Şubat Tatili” isimli kitabı ile gelecek kuşaklarla paylaştı. 28 Şubat sürecini bir acılar denizi, kendisini ise o denizde bir katre olarak tarif eden Kestioğlu, “28 Şubat tarihimizde bir dönüm noktasıdır. Ben de onun tanıklarından birisiyim. 28 Şubat bir acılar denizi ise ben de onun içerisinde küçücük bir katreyim. Bu kitabın içerisinde o küçük katrenin bir hayat hikayesi var” dedi.
NEDEN “VİCDANLARIN ŞUBAT TATİLİ”
Kestioğlu, kitabına “Vicdanların Şubat Tatili” ismini vermesinin nedenini ise şu sözlerle ifade etti: “O dönemki uygulamaları düşündüğüm zaman, vicdan sahibi insanların yaşatılanları yapamayacağına kanaat getirdim. Vicdanın maalesef bazen bir aksesuar gibi kenara konulabildiğini hatta uzun soluklu bir tatile çıkartılabildiğini bile düşündüm. Ondan dolayı böyle bir ismi uygun gördüm. Ben aslında başımı açtım. Peruk taktım. Bunu aslında annem için yapmıştım. Çünkü görevimi bırakacağımı söyleyince çok üzülüyordu. Annem yıllar sonra kanser hastalığına yakalandı. Hastane odasında o acı haberi birlikte aldık. O haberi alınca daha sonra annemi ameliyata uğurlarken çok içimin yandığını hissetmiştim. Ama hiçbir şey başımı açtığım an kadar beni etkilememişti. Hiçbir şey beni o kadar yakmamıştı. O an gerçekten yanmıştım. Dumanım tütmemişti. Küllerim etrafa savrulmamıştı. O yüzden yandığımı kimse anlamamıştı.”
“28 ŞUBAT’IN AKTÖRLERİ OKUSUN”
Yazdığı kitap ile 28 Şubat’ın aktörleri ile yüzleşmek istediğini belirten Kestioğlu, sadece türban taktığı için terör suçu ile yargılanmak istendiğini ifade edip, “Kitabımı özellikle 28 Şubat’ı tertipleyenlerin, uygulayanların okumasını isterim. Okuyarak insanların hayatlarında nasıl yer ettiklerini, nasıl hayalleri yıktıklarını, kimlerin hayallerini çaldıklarını ve hikayelerini bilmelerini isterim. Mesela ben öğrencilik hayatımda aç kaldım. Sarımsak ekmek yediğimiz günler oldu. Maddi sıkıntılar yaşadığım zamanlarımız oldu. Tam ailece rahata ve huzura ereceğimizi düşündüğümde 28 Şubat’ın zulmü ile karşılaştım. Bana ‘nasıl bir eğitim hayatın ve geçmişin olursa olsun. Başında örtü olduğu için bizim için bunların hiçbir önemi yok’ dediler. Bizi düşman ilan ettiler. Sinirlerimizi harap ettiler. Bazen kendi kendime ‘bu işin kazananı kim’ diye soruyorum. Bu bir savaştı. Bu savaşın galibini çok aradım. Zaferi kimin kazandığını ve kimin kaybettiğini hiç çözemedim. Bu kitabı gençlerin okumasını, 28 Şubat mağdurlarının da okumasını istiyorum. Bu kitapta kendilerinden de bir şeyler bulmalarını istiyorum. Çünkü yalnız olmadıklarını bilmeleri gerekir” dedi.